Ülkemizde, Anadolu coğrafyasında, her yörede yaşayan bir hayvandır domuz. Onu sevmez, iğrenir ve
nefret ederiz. Çünkü dinimizde haram kılınmış bir hayvandır.
Pek çok harama çok kolay bir şekilde el uzatırken domuz etine
karşı sarsılmaz bir haram anlayışımız vardır. Etini ve
yağını yememek için oldukça dikkatliyizdir hele ki hristiyan
ülkelerde yaşayan veya oralara seyahat eden müslümanların daha da
dikkatli olması gerekir bu konuda.
İslam inancındaki bu yasak
kaynağını Kuran'dan alır:
"Allah sizlere yalnız leşi, kanı,
domuz etini, bir de Allah'tan başkası adına kesilenleri haram
kıldı.''
(Bakara, 2/173).
"Leş, kan, domuz eti, Allah'tan
başkasının adı anılarak kesilen hayvanlar sizin için haram
kılınmıştır." (Mâide,^5/3)
"Ey Muhammed, de ki: Bana
vahiy olunanlar arasında, yiyen bir kişinin yediği herhangi bir
şeyin haram olduğuna dair bir hüküm bulamıyorum. Ancak leş veya
akıtılmış kan, yahut domuz eti ki bunlar pistir, yahut doğru
yoldan çıkarak, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen
hayvanların yenmesi haramdır..." ( En'âm,
6/145)
Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü
gibi Domuz eti haram kılınarak yasaklanmıştır. Sadece hayati
durumlarda gereğinden fazla olmamak şartıyla tüketilebileceği
yine Bakara sûresi 173. ayette belirtilmiştir.
Peki neden yasaklanmıştır? Haram
kılınmasının sebebi Kuran'da açık olarak belirtilmemiştir.
Sadece pis olduğuna dair bir atıf vardır. Sonradan yapılan
yorumlarda bu hayvanın kendi pisliği içinde, çamurda yaşadığı
için bu şekilde haram kılındığı belirtilmiştir. Fakat bu
neden çok mantıklı değildir, çünkü etini yediğimiz bir çok
hayvan aynı durumdadır. Domuzlar ter bezleri olmadığından vücut
ısısını kontrol etmek için suya yada çamura ihtiyaç
duyarlar. Yakın zamanlarda ise tespit edilen bazı hastalıklar ve
etinin çok yağlı olması gibi nedenler ileri sürülmüştür.
Yani bu haramın haklılığını ortaya koymak amacıyla nedenler,
fikirler üretilmeye çalışılmıştır. Sonuçta inananlar için
bir nedene gerek yoktur. Kuran'da haram olduğu belirtilmiş olması
yeterlidir. Bu dinsel yaklaşımlara sert bir karşıtlık içinde
olan bazı çevreler de domuz savunuculuğuna soyunarak olayı
ideolojik bir çatışma ve rekabet anlayışıyla hareket
etmişlerdir.
Bu tip yasaklamaların, kuralların
mutlaka bulundukları zaman içindeki şartlara bağlı mantıklı
nedenleri vardır. Yerel nedenlere dayanan pek çok kural dinsel
yayılış ile birlikte tamamen alakasız yer ve zamanlarda
devamlılıklarını sağlayabilmektedir. Muhtemelen Arabistan'ın
sıcak çöl ikliminde bazı hastalıklara neden olduğu
düşünüldüğünden bu yasaklamaya gidilmiştir. Ya da farklı
dinsel inançlardan etkilenilmişde olabilir. Çünkü yine bu coğrafyada daha eski bir semavi din olan musevilikte de domuz
eti, tavşan ve deveyle birlikte yasak edilmiştir. Musevilikte
Karşut denen yasalarda nelerin yenebileceği veya yenilemiyeceği
belirtilmiştir. Bunun dışında pek çok kültür ve inançta
farklı nedenlerle domuzla beraber yenilmesi yasaklanmış hayvanlar
bulunmaktadır. Örneğin bir teoriye göre orta Asya'da bazı göçebe
kabilelerin domuzdan nefret etmesinin sebebi mücadele ettikleri
yerleşik toplumların bu hayvanı besleyip yetiştirmesi olarak
gösterilmiştir.
Her kültürün binlerce yıl içinde
biriktirdikleri ile yaşıyoruz. Farklı şartlarda, farklı amaç
ve sebeplerle ortaya çıkmış olan kültür öğelerinin bazılarını
nedenini bilmeksizin yaşatıp gelecek nesillere aktarırken,
bazılarının mevcut şartlarda değişmesinin ya da kaybolmasının
önüne geçemiyoruz. Değişim ve evrim süreci doğayla beraber
kültür üzerinde de etkisini devam ettiriyor.
Daha iyiye doğru bir değişim
umuduyla...