30 Kasım 2014 Pazar

Evrenin çürük elması: İnsan

Karanlık, ışıksız bir gecede; yapay seslerden uzak başımı göğe kaldırdığımda gördüğüm manzara tek kelimeyle muhteşem. Gizemli ve ulaşılmaz bir güzellik. Milyarlarca yıldız ve gök cismi bir ışık tarlası gibi serilmiş. Milyarlarca yıl öteden göz kırpan ışıkların karşı konulması zor çekim gücüne kapılmamak mümkün değil. Mekan ve zamandan kopup bu yıldızların arasında dolaştığımı düşlediğimde, keşke imkan olsa da böyle bir yolculuğa çıkabilsem diyorum. Bazen okuduğumuz UFO hikayelerindeki gibi bir uzay gemisine bindirilip kaçırılmak fikri bile cazip geliyor bu muhteşem manzaranın, akıl çelen çekiciliğinde. Yıldızlar, gezegenler, karadelikler, galaksiler, süper novalar... Belki hiç bir zaman bilemeyeceğimiz, kavrayıp anlayamayacağımız bir sonsuzluk içindeki varoluş.

Böyle tarif edilemeyecek duyguların esirliğinden, bahsettiğimiz bu muhteşem evrenin bir parçası olarak yaşam bulduğumuz Dünya'ya döndüğümde tam felaketin içine düşmüş gibi oluyorum. O güçlü bir anlam bulan zihinsel yolculuğun son bulduğu yer: savaşlarla, ölümlerle, acılarla dolu; çekememezlik, dedikodu, kibir ve düşkünlük ile çevrili hayatlar yığınının içi. Kaçış yok, kurtuluş yok. Yaşanmak zorunda olunan bir süreç. Ne kadar karanlık olsa bile aydınlanma umuduyla yapılan mücadelelerin ışığı katlanma gücü veriyor bir nebze olsa da. Ya da en iyi çare olarak var olan tek evrenin bu dünya olduğuna ve yaşanacak tek hayatın bu olduğuna  inanıp, devam etmek. Nitekim çoğunlukla öyle yapıyoruz.

İnanç gereği, şu muhteşem evreni ve onun akıl sır ermez işleyişini var eden yüce yaratanın, Allah'ın o incelikli, sınırsız gücünün yarattığı insanoğlunun, bu evrenin varoluşuna ters olduğunu düşünmemek pek mümkün görünmüyor. Bu mükemmelliğe zıt bir zihinsel oluşumdur insan. Yüce Allah, onca peygamberine rağmen adam edememiştir insanoğlunu. Bildiğini okumuş ve okumaya devam etmektedir insan. Ve Allah'la alay eder gibi doldurduğu camileri, kiliseleri ve sinagogları da buna alet ederek... Şu yaşadıklarımıza bakınca böyle düşünmemek mümkün mü? 



2 yorum:

  1. Gitmedim hala geziyorum ve keşfediyorum yazdıklarınızı.
    İlk paragrafta yazdıklarınızda kendimi buldum. Bulutsuz bir gecede gökyüzü ile yaşadıklarımı, büyükşehirde değil de özellikle gece yolculuğu yaptığım zamanlarda suni ışıksız yollarda gözüm hep gökyüzünde olur. Bunun bende yaşattıkları tıpkı sizin yazdıklarınız gibidir. Hiç bitmesin isterim bu gördüğüm eşsiz manzara. 2. ve son paragrafa gelince size yine katılmakla birlikte inanan biri olarak bildiğim ve doğru kabul ettiğim şudur; evren ve dünya, üzerinde yaratılan tüm canlı-cansız varlıklar insanoğlu için yaratıldı. Ve bu mükemmel yaratılışta insanoğluna hiç bir yaratılana verilmeyen Yaradan'dan küçük bir özellik verildi. İrade! yani Allah'ın sonsuz iradesi karşısında bir damla sayılacak cüzz-i irade insana verildi. Yaptıklarından sorumlu olsun diye... Yazacak ve anlatacak çok şey var ama haddimi aşmak en çekindiğim şeydir. Güzel, anlamlı ve üzerinde çokça düşünülmesi gereken bir yazı olmuş. Elinize, fikrinize sağlık....

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı seçeneklerdeki Anonim sekmesine tıklayarak kayıt olmadan yapabilirsiniz..