5 Ekim 2016 Çarşamba

Hayata ve Topluma Karşı Cehalet


Dünyadaki bilgi her geçen gün kat be kat artarak fazlalaşıyor. Elde edilen tüm bu bilgileri birey olarak kafamızda tutmamız mümkün değil. Kendi alanımızla alakalı, gerektiği kadarını bilmek yeterli oluyor. Bu maddi dünyaya ilişkin bilgi sadece teknolojik ilerlemeyi değil toplumsal yaşamın dizaynında da önemli bir etken. Ama toplumsal yaşama, düşüncelere, davranışlara müdahalede nesnelere dair bilgiden çok toplumsal bilgi asıl etkeni oluşturuyor. Hayata ve topluma karşı cehalet işte bu bilginin eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu çoban-sürü ilişkisine neden olan bir eksiklik. Bu yüzden bizler savaşlar, felaketler, ölümlerle karşılaşınca bunların başımıza neden geldiğini anlayamıyor, "ne olacak bu dünyanın hali" diye soruyoruz. Çünkü bilmiyoruz ve bir avuç insanın, milyarlarca insanı nasıl olup kendi istemleri doğrultusunda yönlendirebildiğine akıl sır erdiremiyoruz, erdiremediğimiz gibi pek çoğumuz bunun farkında bile olamıyor.


Cehalet Nedir?

Cehalet dünyaya, olgulara, topluma ve bireylere karşı bilmezlik durumudur. İkiye ayrılabilir: maddi dünyaya dair bireysel; kendimizi içinde var ettiğimiz topluma dair sosyal cehalet. Cahilliğin bilgisizlikten farkı içinde olduğu bilmezliği kabul etmemesidir. Bilgisizlik giderilebilir ama cehaletin aşılması için büyük çaba gerekir. Bu bilmezlik durumu verilmesi gereken doğru tepkilerin ortaya konamamasına neden olur. İnsanın, kendi aleyhine, adına ahmaklık denen davranışların öznesi olması bu yüzdendir. Bu nedenle, toplumsal hayatın şekillenmesinde ve iyi-kötü tüm eylemlerin oluşmasında az ya da çok katkısı olan bireyden ötürü, toplumsal cehalet insanlık için hayati bir önem taşır.

Cehaletle ilgili en önemli sorun, cehaletten muzdarip bireyin ve toplumun "delilik" gibi bunun farkında olamamasıdır. Çünkü bunun farkında olabilmesi için bile asgari olarak doğru bir bilgiye ve bu bilgiye dayanarak çıkarım yapabilecek bir beyin aktivitesine ihtiyacı vardır. Bu nedenle diye biliriz ki, cehalet kendini de bilmeme durumudur. Bu yüzden hepimiz cehalet konusunda makul şüpheliyiz.

Cahillikten kurtulmak için öncelikle gerçeğe, doğruya ve iyiye açık olmak, insani olarak bunu istemek gerekli. Bazılarımız için işimize gelmeyen, hoşlanmadığımız gerçekleri görmemek adına cehalet sığınılacak bir liman işlevi de görüyor. Bilerek ve istenerek topluma enjekte edilen cehaletten kurtulmak için oldukça büyük bir çabaya ve emeğe ihtiyaç olduğunu söylemek yanlış olmaz. Beynin çıkarım yapabilmesi, doğruyu ve iyiyi ortaya çıkarabilmesi için kendisine doğrudan ulaşacak bilgiye ihtiyacı vardır. Bilginin doğru yanlış olmasından daha önemli olan bu bilgilerin özgürce bireye ulaşabilmesidir. İnsani değerlere bağlı, vicdan ile aydınlatılmış beynimiz doğru ve yanlışı ayırabilecek güçtedir. Bazı ülkelerde bilgiyi aktaracak kişi ve kurumların baskılanması, engellenmesi bu yüzdendir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı seçeneklerdeki Anonim sekmesine tıklayarak kayıt olmadan yapabilirsiniz..