
Oysa hava ve su gibi yeşile ve toprağa da ihtiyacımız var. Birazda olsa nefes alınabilecek alanlara. Özellikle de çocuklarımız için. Ama görünen o ki bize hak görmediklerini biz de artık ihtiyaç olarak görmüyoruz. İnsanlığımıza o kadar yabancılaşmışız ki kendimizi her şeyimizle teslim etmişiz. Masal dinlemeyi meziyet olarak görüyor, bu masalları çocuklarımıza da anlatıp geleceğimizi kaf dağının ardındaki bir hayal dünyasına mahkum ediyoruz.
Unutmamalıyız ki doğada var olduk ve ancak doğa ile birlikte, dengeli bir yaşam sürdürebilirsek insan olarak kalabiliriz. Aksi takdirde meta üreten, metalaşmış varlıklardan başka bir şey olmayacağız. Bu yüzden yüzümüzü hangi yeşile döneceğimize karar vermeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı seçeneklerdeki Anonim sekmesine tıklayarak kayıt olmadan yapabilirsiniz..