İlk
insanlar Afrika'dan çıkınca pek çok zorlukla karşı karşıya
kalmış olmalı: buzlu bir iklim, kılıç dişli büyük kediler,
ve, eski iskeletler üzerinde yapılan yeni araştırmalara göre
alışılmadık şekilde yüksek sayıda, zayıflatıcı ve nispeten
önemsiz doğum kusuru. Bu tür anormalliklerin neden bu kadar yaygın
olduğu belli değil, ancak bilim insanları bunun nedeni olarak,
büyük bir olasılıkla küçük avcı-toplayıcı gruplar
içerisindeki yaygın akraba çiftleşmesini görüyorlar.
Pleistosen çağdan kalmış
bir çok insan fosili (kabaca 2.5 milyon öncesiyle 11700 yıl
öncesi arasında ) sıra dışı özelliklere sahiptir. Örneğin,
anormal eğimli uyluk kemikleri Çin'den Çek cumhuriyetine kadar pek
çok yerde bulunmuştur. İsrail'in Qafzeh mağarasında bulunan bir
küçük çocuk kafatasındaki şişlik hidrosefali ile uyumluydu. Ve
İtalya'daki Liguria'da bulunan bir erkek fosilinin sağ üst kol
kemiği eğikken, sağ üst kol kemiği ise normaldi.
Bu
anormalikler genelde bir sefere mahsus görüldü. Fakat Missouri'nin
St. Louis kentindeki Washington Üniversitesi'nde bir paleoantropolog
olan Erik Trinkaus bir örüntü fark etti: Bu iskelet
deformasyonları fosil kayıtlarında kuşkulu bir şekilde yaygın
gibi görünüyordu.
Yani Trinkaus matematik yaptı.
Son 200.000 yıl öncesine dayanan iskelet anormallikleri olan 66
kişi üzerinde veri topladı. Genç yetişkinlerden gelen fosiller,
Orta Doğu ve Avrasya'da dağılmış ve çeşitli farklı Homo
türlerini temsil eden bölgelerde bulundu. Trinkaus, bu durumun
modern insan topluluklarında ne kadar yaygın olduğunu araştırdı.
Antik anormalliklerin yaklaşık
üçte ikisinin modern insanın % 1'inden daha azında meydana
geldiğini buldu. Bu araştırmaların ardından bugün Ulusal
Bilimler Akademisi bildirilerinde şöyle deniyor: İlk insanlar,
birçok deformiteye yol açan bazı kültürel veya çevresel
baskılarla karşı karşıya kaldılar.
Daha önce başka
araştırmacılar tarafından ortaya atılan bir olasılık daha var:
İskelet deformiteleri olan eski insanlar şamanlar olarak
görülebilir ve bunların ihtimamlı gömülmeleri bedenlerinin daha
sonra bulunmaları ihtimalini yükseltmiştir. Bir başka olasılık:
Hamile kadınlar daha fazla iskelet bozukluğuna yol açacak şekilde
yeterli ve doğru besin alamadı. Ancak Trinkaus, raşitizm gibi
bazı iskeletsel bozuklukların tüm vücudu etkilediğini
belirtirken, vücudun sadece bir tarafında deformiteler bulunan
birçok iskeletin bulunduğunu söylemektedir. Ayrıca bir çok fosil
üzerinde yaptığı analizlerde özel ayinlere dair bir kanıtın
bulunmadığını söylüyor.
Bununla birlikte birkaç
iskelet fosili bilinen genetik mutasyonlarla uyumlu anormallikler
göstermiş ve en az bir yerden bir çok birey buradaki insanların
farklı olduğunu düşündüren birkaç farklı durum sergilemiştir.
Trinkaus, o sırada çoğu insan popülasyonunun küçük ve izole
olduğunu düşünüyor. Bu koşullarda, akrabalığın yaygın
zararlı genetik mutasyonlara yol açması oldukça muhtemel.
"Antik DNA analizine
dayanan Pleistosen dönemdeki insanlar arasındaki düşük genetik
çeşitliliğin kanıtı, bu hipotezi de desteklemektedir,"
diyor Yeni Zelanda'nın Dunedin şehrindeki Otago Üniversitesi'nde
biyomarkeolog Hallie Buckley. “Öne sürülen tüm argümanlardan…
bu en olası açıklama gibi görünüyor.”
Eski DNA üzerinde yapılacak
ileri analizler bu bölgelerdeki akrabalar arası çiftleşmeyi
doğrulayabilir ancak bu tür araştırmalar için örneklerin
hazırlanması genelde onların yok edilmesi anlamına geliyor.
Buckley:
"Eski DNA, geçmiş insan topluluklarıyla ilgili herhangi bir
sorunun cevabı için sihirli bir mermi olarak giderek daha fazla
görülmeye başlandı, ancak bu her zaman işe yaramayabilir.
Nedeni ne olursa olsun,
deformitelerin çoğu insan bedeninde güçten düşürücü bir
etkiye sahip olurdu. Trinkaus, bu kadar çok bireyin çocukluktan sağ
kurtulduğu gerçeğinin, erken insanın birbirlerine sosyal destek
ve tıbbi bilgi sunmasından kaynaklandığını ileri sürüyor.
Örneğin, hidrosefali modern tedavi yöntemleri sayesinde nadiren
ölümcül olmakla beraber tedavi edilmediğinde oldukça ölümcül
bir hastalık. "Qafzeh'de hidrosefali hastalığına yakalanmış
çocuklar yaklaşık 3-4 yaşlarına kadar yaşamış. Bu durumun
100.000 yıl önce yaşanmış olması oldukça şaşırtıcı."
İngilizce'den çeviri
Michael Price
sciencemag
sciencemag
No comments:
Post a Comment
Yorumlarınızı seçeneklerdeki Anonim sekmesine tıklayarak kayıt olmadan yapabilirsiniz..