Hazırlanmam
uzun sürmedi. Çatlamış, lekelenmiş aynanın hayatım gibi yarım
yamalak yansımasında süzdüm kendimi; yorgun gözlerimin, aklar
düşmüş saçlarımın ve soluk yüzümün loş ışıktaki
belirsizliği sahte bir teselliydi her zamanki gibi. Ucuz boyalarla
saklamaya çalıştım yılların izini. Üzerimdeki eskimiş
elbiseyi çekiştirip düzelttim. Şapkamı taktım. Son kez baktım
kendime; beğenmesem de daha iyisinin olamayacağını biliyordum.