28 Temmuz 2016 Perşembe

Ah Taksim Vah Taksim


Uzun yıllardan sonra, zor zamanların tedirginliğinde, bir özlem giderme gezisiydi benimki. Bir darbe girişiminin ardından demokrasi nöbetlerinin, bayrak tutkusunun ve polis kalabalığının hakimiyetindeki Taksim Meydanı'nın ve İstiklal Caddesi'nin zihnimde kalan imgeleminden oldukça farklılaştığını fark ettim. Cadde boyunca lüks mağazalar çoğalmış; kafeler, kitapçılar, barlar, tarihi mekanlar, kültür ve sanat kurumları ise göz önünden çekilmeye başlamış... İstanbul'un alelade alışveriş caddelerinden birine dönüşüyor İstiklal. Sanat ve kitap kokulu; özgürlüğün kısmende olsa tadılabildiği uçuk kaçık bir mekan olmaktan çıkmak üzere. 

Bu değişim cadde boyunca akan insan profilini de farklılaştırmış. Adeta, artık buraları da bizim dercesine yürüyen, bekleyen, bakınan ve keyif çatan bir halk kesimi var. Bununla birlikte, tek bir Avrupalı turiste rastlamazken özellikle çarşaflı çarşafsız Arap turist ya da mültecilerin çokluğu bu değişimin dikkat çekici bir yönü olmuş.

Tabi olarak, değişim kaçınılamayacak bir olgu. İnsanlar, toplumlar, mekanlar göreceli olarak iyiye ya da kötüye evrilir. Herhangi bir zamanda belirli bir duyguyu, anlamı yüklediğiniz mekanlar karşı konmaz bir değişim sonucunda size yabancılaşır. Dokusu değişen şehirler artık kendisi olmaktan çıkar. Eğer bir ülke ve toplum için önemi olan bir kent ise, varlığını sürdürmesi, gelecek nesillere kokusunu aktara bilmesi için dokusunun korunması ve sahiplenilmesi gerekir. Savaşlara, ranta, intikam ve hınca kurban edilmeyen; özgür ve insanca yaşamların nefes alacağı kentler sadece umuda değil, aynı zamanda güçlü bir çabaya ihtiyaç duymakta.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı seçeneklerdeki Anonim sekmesine tıklayarak kayıt olmadan yapabilirsiniz..