Hidrojen Bombası ve İnsanlık

Dünya'yı tümden yok edecek silahlara, bombalara sahip devletler bir seferde daha çok insan öldürüp, daha çok tahribat yapacak yeni silahlar üretme peşindeler. Büyük bir silahlanma yarışının içinde bir birlerine üstünlük kurarak sömürü ve egemenlik alanlarını koruma ya da genişletme sevdasındalar... Ve en korkutucusu da, bu silahları kullanacak zihniyete, ahlaka sahip olmaları. Zaten kullanmıyacaklarsa niye üretsinler ki?...Sınırsız bir sahip olma, hükmetme güdüsüne sahip olan egemen zihniyet ve bu zihniyetin sahibi bir avuç insan iktidarlarını, sömürü güçlerini kaybetmemek ve daha da fazlasını elde etmek için büyük çoğunluğun aleyhine her türlü çılgınlığı yapmaktan çekinmeyeceklerini geçmiş ve bugün göstermekte.
Sahip oldukları bu anlayış o kadar insanlıktan kopmuş, o kadar dar ve zavallı ki tüm insanlıkla beraber kendilerini de yok edecekleri bir yola girmekten, buna neden olabilecek bir fitili ateşlemekten çekinmeyeceklerdir. O kadar bencil ve bireycilerdir ki, arzuları ve ihtirasları çocuklarının bile önünde durmayacağı kadar güçlü ve acımasızdır...Oysa sistem döngüsü içerisinde var olmuş, yaşam bulmuş bu kesim o kadar küçüktür ki, büyük çoğunluk dediğimiz milyarlarca insanın karşısında oldukça zayıftır. Fakat bu çoğunluk bu zihniyete karşı durmak yerine milliyetçilik, dincilik, grupçuluk vs. gibi doğasına aykırı, yapay ayrımlarla kansere yakalanmış ve kendisini yiyip bitiren bu durumla mevcut sistemin yaşamasını sağlayan yegane güç olmuştur. Yapay düşmanlıklarla bir birine düşen toplumlar bir avuç sömürücünün çarklarına dişli olmaktan başka bir kadere sahip olamamakta ve milli hezeyanların gururu, teknoloji harikası silahların gölgesinde soluk almaya çalışmaktadır.

Geçen hafta basına yansıyan Kuzey Kore'nin hidrojen bombası denemesi "güzel günler göreceğiz çocuklar" dizesini boğazımıza tıkarken, Kuzey Kore'ye övünç kaynağı olan bu bombanın özelliği merak konusu oldu. İnsanlığa ve yaşama karşıt olan ölüm makineleriyle gurur duyan kafalar için nefretin değil sevginin; ölümün değil yaşamın bizi var edebileceğini hatırlatarak Hidrojen Bombası'nın ne olduğuna bakalım. 

Hidrojen Bombası (Füzyon Bombası)

Bu bomba Atom Bombası gibi gibi nükleer bir bombadır. Atom Bombasının yıkıcılığını yetersiz bulan bir zihniyetin ürünü olarak 1952 yılında ABD'de geliştirilip, 1954 yılında ilk denemesi yapılmış. Biz dahil tüm evreni oluşturan atomların kurcalanmasıyla ortaya çıkan bilginin, şeytani düşünceyle birleşmesiyle var olan bu nükleer silahlar pek çok ülkenin korunaklı yer altı tesislerinde kendini var eden insanlığı yok etmek üzere bekliyor...

Dünyanın şuan bilinen en güçlü silahı olan hidrojen bombası, bilmek istemediğimiz ama duyduğumuz atom bombasından farklı bir işleyişle çok daha güçlü bir enerji açığa çıkarıyor. Hidrojen Bombası, atomların parçalanmasından (fisyon) gücünü elde eden atom bombasının tersine, atomların birleşmesiyle oluşan (füzyon) bir tepkimeden güç alıyor; hidrojen atomları birleşerek helyum atom yapısına dönüşür ve daha uzun süreli, daha güçlü bir enerji açığa çıkarır. Bu bombayı harekete geçirecek yüksek ısıyı elde etmek için ise küçük atom bombaları kullanılır. Gerçekte radyoaktif etkisi olmayan hidrojen bombalarında ateşleme için kullanılan atom bombası nedeniyle çok büyük olmayan radyoaktif bir etki görülür. Böylece daha güçlüsünü ve yok edicisini üretene kadar en güçlüsü olan hidrojen bombası daha az radyoaktif kirlilik yarattığından, temiz bomba lakabıyla bizi salakça bir memnuniyete sürükleyebilir... 

Egemenler tarafından oluşturulan zemin üzerinde toplumlar arası düşmanlıkların ve tahammülsüzlüğün artmasıyla bu silahların kullanılması ihtimali daha da artmakta. Bu durumda, maddenin yapıtaşlarıyla oynanarak, kafamızın pek almadığı karmaşıklığıyla, ama başımıza gelebilecekleri az çok tahmin ederek, var edilen bu yok edici bombalarla teknoloji ve zeka ürünü olarak gurur duymak yerine, insanlığa ve dünyaya kasteden bu anlayışı sorgulayıp karşı durmak daha mantıklı sanırım...