26 Şubat 2015 Perşembe

Kahramanlar Üzerine Bir Kaç Söz

Hayat ezen ezilen, sömüren sömürülen arasındaki mücadelenin ara renkleri ve ara duraklarında sürüyor. Geçmişten geleceğe uzanan, kesintisiz bir süreç. Bu süreçteki olgulardan biri de, farklı kulvarlarda, farklı coğrafyalarda öne çıkan, sembolleşmiş bireylerin varlığı. Kahramanlaştırılan, büyük bir bağlılığın bazen bağımlılığın objesi olan hatta tanrılaştırılan bireyler; varlığımızı onlara borçlu olduğumuzu, olmasalardı  olamayacağımızı düşündüğümüz şahsiyetler. Her iki taraf için de geçerli bir durum. Ama bizi ilgilendiren ezenlerin, sömürgecilerin, zorbaların ve  aldattıkları kesimlerin  kahramanları değil ezilen, bin bir türlü baskının, zulmün, haksızlığın  hedefi olmuş kitlelerin kah pratikte kah teoride öncülüğüne soyunmuş kişilikler.

Her ne kadar tarihsel süreç içerisindeki rolleri az yada çok abartılsa da, onları anmak insanlığımız açısından var olan umudumuzu  tazelememize yardımcı olabileceğini düşünüyorum; sadece anarak değil anlamaya çalışarak da... Gerçi burada sistem içerisindeki karşıt toplum ve toplumsal yapıların birbiriyle olan çatışmaları nedeniyle pek çok şey gibi bu kahramanlık ve liderlik durumu da güçlü bir şekilde manipüle edilmiş, güçlü olanınki, herkesin kahramanı ve lideri sayılmış, tüm topluma empoze edilmek istenmiştir. Bu durumda nice katil ve zorba kahraman ilan edilirken onlarca fedakar, bilge ve öncü kişilik kendi toplumlarından gizlenmeye çalışılmış, çirkinliklerle yaftalanıp, düşman muamelesi görecek bir algının hedefi  olmaları sağlanmıştır. Tamamen etkisiz hale getirilemeyenler ise sistem tarafından kullanılmak, bir rant kapısı ve psikolojik yozlaştırma aracı haline getirilmeye çalışılmıştır. Bu durumda lider gördüklerimizin, kahramanlık atfettiklerimizin durumlarını genel insanlık değerleri açısından tekrar değerlendirmemiz doğru bir tavır olabilir.

Koşullar tarafından belirlenen ve çıkarlar çatışmasının aldatılmışlığında doğru liderlerin - ama bizim değil tüm insanlığın ortak çıkarları açısından-  peşinden gitmenin önemi kadar zorluğu da ortadayken, karanlıktaki ışığı görebilmemiz için çıkar ve cehaletin de etkin rol oynadığı ilkel güdülerimizi değil, beynimizi ve yüreğimizi kullanmamız gerekiyor.



2 yorum:

  1. Serhat bey kaleminiz dert görmesin Çalışmalarınızda başarılar dilerim saygılarımla

    YanıtlaSil
  2. Tam da bu aralar bunu konuşuyordum. Ba,ıları gözünde o kadar büyütüyor ki liderlerini hatalarını göremiyor artık ve eleştirenlere de tabiri caizse kuduz köpek gibi saldırıyorlar. Aşkın gözü körmüş ya aynen öyle işte...

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı seçeneklerdeki Anonim sekmesine tıklayarak kayıt olmadan yapabilirsiniz..