20 Kasım 2014 Perşembe

Martin Eden / Jack London

Bazı kitaplar öyle güçlüdürler ki okurun içinde silinmeyen izler bırakırlar. Kalbimizin attığı son ana kadar bizimle beraber, beyin kıvrımlarımız da gezinirler. Ve zaman zaman kendilerini hatırlatmak ister gibi ya da ihtiyacınızın olduğunu bilirmiş gibi ortaya çıkarlar. Bu anlarda bir tebessüm dudaklarınızda, bir parıltı gözlerinizde belirir.

 Jack London Martin Eden'i yazdığında böyle etkileyici, iz bırakıcı bir roman olacağını tahmin etmemiştir belkide. Hangi yazar bilebilir ki yazdıklarının hangi kuytulara ulaştığını, kimlerde nasıl bir etki bıraktığını. Bilebilirler mi ki; hangi hayatları hangi yollara ittiklerini. Belki bir uçurumun kenarından almış, belki de girdap olup karanlığa çekmiştir birini... İşte böyle bir romandır Martin Eden.

Jack London 1909 yılında yazdığı yarı otobiyografik bu romanında kahramanı Martin Eden şahsında, bireyciliği irdelemiştir. Yoksul bir gemici olan Martin, zengin bir ailenin kızı olan Ruth'a aşık olmuştur. Bu aşka karşı çıkan kızın ailesinin ve Ruth'un gözüne girmek, onlarla aynı seviyede olabilmek için zorlu bir yazarlık mücadelesine girişmiştir Martin. Büyük bir azimle hedefine ulaşmış olsada zihinsel olarak vardığı nokta beklediği gibi olmamış, istediği mutluluğa ulaşamamıştır.
Jack London'ın bu etkileyici romanı, muhtemelen göz yaşlarıyla sonlanıp, üzerinizde uzun süreli bir etki bırakacaktır. İyi okumalar...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı seçeneklerdeki Anonim sekmesine tıklayarak kayıt olmadan yapabilirsiniz..